Her konuda olduğu gibi farkındalık pratiğinin hayatımızdaki uzun vadeli dönüştürücü etkilerini görmek, ancak bu pratiği günlük hayatımıza entegre ederek bir alışkanlığa dönüştürmekle mümkün. Meditasyon dışında farkındalık pratiğini uygulamanın birçok yolu var ama önce meditasyonla başlayalım.
İç dünyamızın farkında olmak ve anda bulunma alışkanlığını geliştirmek için farkındalık pratiğine zaman ayırmamız gerekir. Meditasyon dikkat seviyemizi artırabilmemize, burada ve şimdi olanlara uyum sağlamamıza yardımcı olan bir uygulamadır.
Farkındalık uygulamaları sadece oturur pozisyondayken değil, hareket ederken de yapılabilir. Farkındalık uygulamaları bizi çevremizin ve kendi bedensel duyumlarımızın farkındalığına davet eder. Yürürken dikkatimizi adımlarımıza ve bacaklarımızın bir noktadan diğerine doğru hareket etme şekline yöneltebiliriz. Ayaklarımızın yere değdiği noktaları hissetmek de farkındalık pratiği yapmanın bir yoludur.
“Farkındalığı günlük yaşamımıza uygulamak” dediğimizde, faydalanabileceğimiz birçok alandan biri de yemektir. Yediğimiz veya içtiğimiz şeylere odaklanarak ve bedenimize sunduğu hisleri yargılamadan gözlemleyerek, farkındalıklı bir şekilde yemek yiyebiliriz. Neredeyse hayatında ilk kez bir şeyler yiyor/içiyormuş gibi düşünmeyi deneyebilirsin. Bu uygulama yediklerinden gerçekten zevk alma ve o anları takdir etme fırsatı verir sana.
Farkındalıklı yürüyüşe benzer şekilde, dikkatimizi yöneltebileceğimiz başka aktiviteler de var. Dans etmek, koşmak, esnemek veya yoga yapmak... Tüm bu aktiviteleri, vücudumuzdaki hislere dikkat ederek ve vücudumuzun nasıl hareket etmek istediğini dinleyerek yapabiliriz. Günlük egzersizlerin yanı sıra, kimi zaman vücudumuzun serbestçe hareket etmesine, bizi herhangi bir kısıtlama olmaksızın gitmek istediği yere götürmesine izin verebiliriz. En sevdiğimiz müzikle dans etmek, farkındalıklı hareket etmeyi denemenin harika bir yolu olabilir.
Farkındalıklı olmak, otomatik pilottan çıkmaktır. Genellikle yapmaya alışık olduğumuz işleri düşünmeden yaparız. Mesela bulaşıkları tamamen farkında olduğun bir şekilde en son ne zaman yıkadığını hatırlıyor musun? Cevabın muhtemelen "Hayır." değil mi? Farkındalığın bir parçası da, ne yapıyor olursan ol, dikkatini buraya ve şimdiye yönlendirebilmektir. Bir dahaki sefere ev işlerini yaparken, hareketlerine odaklanmaya çalış, aklından geçen düşünceleri fark etmeyi dene.
Yapamazsın ve bu çok normal. Zihnimizin doğası bizi sık sık geçmiş ve gelecek arasında mekik dokumaya yönlendirir. Farkındalık ise şimdiki anda olma ve şimdi olanı tam olarak deneyimleme pratiğidir. Şimdiki anın farkında olmanın birçok faydası olsa da, bu tür bir farkındalık gün boyu sürdürülebilir değildir.
Beynimiz geçmiş deneyimlere geri dönmek için programlanmıştır. Bu çok doğal bir durumdur çünkü hepimiz bu şekilde öğreniriz. Benzer şekilde, geleceği planlayarak da sık sık ileriyi düşünürüz çünkü zihinlerimiz gelecekte karşılaşabileceğimiz belirsizlikleri ortadan kaldırmayı ister.
Beynimizin bu işlevleri bizi hayatta tutan şeyler olsa da, anılarımızda veya planlarımızda sıkışıp kaldığımızı hissettiğimizde bunalırız. Geçmişteki hatalara kafa yormanın veya geçmiş senaryoları tekrar tekrar ziyaret etmenin pek bir faydası yoktur. Bu tür düşünceler, psikologların depresyon belirtilerinden biri olarak tanımladığı ruminatif döngülere neden olabilir. Öte yandan geleceği planlamak ve olabilecekleri kontrol etmeye çalışmak, belirsizliğe tahammül edememek, kaygı ve strese neden olabilir. Burada kilit nokta, zihnimizin geçmişte ve gelecekte dolaştığını fark etmektir.
Araştırmaların gösterdiği gibi, farkındalıklı bir tutum geliştirmek, ruminatif döngüyü önlemeye yardımcı olur ve ayrıca belirsizliklere karşı olumsuz tepkilerimizi azaltır.
Bu bilgiyi göz önünde bulundurarak, gün boyu dikkatli olmasak da, aklımızın başka yerlere kaydığını fark ettiğimizde dikkatimizi şimdiki ana geri getirme yeteneğine sahip olduğumuzu kendimize hatırlatmayı deneyebiliriz. Gün içinde vereceğimiz 3 dakikalık bir farkındalık molası gibi basit uygulamalar veya başka farkındalık pratikleri, farkındalığımızı şimdiki ana getirmede çok yardımcı olabilir.
Bu bir mücadeleyse kendimize karşı şefkatli olmayı asla unutmamalıyız. Çevremizdeki koşullar gibi zihnimiz ve düşüncelerimiz de sürekli bir değişim içinde. Bu nedenle yapmamız gereken şey aslında, “farkında” olmadığımızı fark etmek ve kendimize karşı anlayış göstermektir. Unutma: O anda zihninin ne yapmakta olduğunu fark ettiğin an, farkındalık uyguluyorsundur. Farkındalık sadece tek bir şeye odaklanmakla ilgili olmak zorunda değildir.